Tuesday, September 8, 2009

Milano

Milano da güzelmiş ama pek İtalya değilmiş sanki. Roma ve Floransa'dan aldığım o İtalya havasını kendisinde bulamadım, herhangi bir güzel Avrupa şehri gibiydi. Bir kere işler tıkırında işliyor ki akdeniz kültürüne çok ters. Baya günlük güneşlik iki gün geçirdim. Bana yardım ve yataklık eden saygıdeğer Övgü kardeşim ile Hazal ve saz arkadaşlarına selam ederim.

Övgüyü ikna edip Lecco'dan bir gün trene atladık. Como golünde yüzecek güya. Tabi hayal ettiğimizden 3-4 gömlek soğuk çıkınca su, anca gol kenarında güneşlenip sigara tüttürebildik. Ancak dönüşte pek dumur bir vaka yaşandı. Biletsiz seyahat eden iki siyahi insanı hakaret ederek rastgele bir durakta trenden atan faşizan bir kondüktör vardı. Trenin kapısını kapatıp hareket çekmeyi de ihmal etmedi, komikti. Daha duyarlı bir İtalyan kendisine (ve tabi aşağıdaki beleşçilere de) topunuz beş para etmezsiniz dedi. Her horoz kendi çöplüğünde öter tarzı bir savunması vardı konduktorun. Yorum yok.

Aşağıdaki foto Milano içinde çekildi, burada da bisikletler yaygın. Ama hepsinden önemlisi beni bir yere götürdü sevgili arkadaşlarım ki kendim dizayn etsem bu kadar olur. Mekanlar İspanyol temelli, zaten menü falan da İspanyolca ağırlıklı. Kentin Naviglie denen muhitinde yan yana bir sürü var bu aperitivo'lardan. Olay basit: bir kokteyl alıyorsun, açık büfe mezeler (ki 30 çeşit falan var) emrine amade oluyor. Tıkın istediğin kadar.


Miles away, originally uploaded by aydozz.



Bir de tarihi güzellikler var her İtalyan kentinde olduğu gibi. Milan katedralı (Duomo di Milano) herhalde en babası. Aşağıda içinde çektiğim bir fotoğraf görülmekte. Din davasını oldum olası anlamamışımdır ama dünyaya bıraktıkları mimarı güzellikleri de göz ardı edemem. Çok güzel katedraller ve camiler var dünyada. Hoş tabi o mimari dehalara başka bir şey yaptırılsa (diyelim X) belki çok güzel X'ler olurdu şimdiye.


Who are you going to kill?, originally uploaded by aydozz.



Gelelim şehirdeki Türklere. Bol bol uzatılmış öğrencilik yapan insan var. Çoğu beraberce tarihi kolonların altına gidip akşamüstleri bira içiyor, la dolce vita anlayacağınız. Nedense kovsan gitmeyecek bir halleri var, hak vermedim değil ama neden İtalya; bunu Türkiye'de de yapabilirsiniz demekten alamadım kendimi. Belki de ülkeye dönülse artık aileden gelebilecek "hadi güzelim/oğlum artık iş bul, evlen, vs" muhabbetlerini duymamak içindir. Neyse uzaktan iki gözlemleyip konuşmak kolay, vardır geçerli sebepleri.