Roma harikadir, tarihidir, öyledir böyledir ama herkesin gezip gördüğü haliyle bir şehri görmenin de bir esprisi olmasa gerek. Amaç tarihi eser görmek olsaydı google image herkesin seyahat arzusunu tatmin ediverirdi. Kazın ayağı öyle değil ve insan kendisine özel anılarla dönmek istiyor gezdiği yerlerden. Elbet eşle dostla seyahat etmek o özellik hissini bir miktar veriyor, diyorsun "biz X'le Y şehrinde gezerken"... Ama iste nasıl gezerken? Beraber internet surf yapsanız da görebileceğiniz şeyler miydi onlar?
Roma gezimin 27 Mayıs gibi bir tarihi içermesi bu bakımdan bir şans oldu benim için. Şehir Barcelona ve Manchester United taraftarlarınca adeta işgal altındaydı. İngilizleri İstanbul halkı da bilir ama ben size diyim ki ingilizler çok azınlıktaydı, sinmişlerdi; siz anlayın Barcelona taraftarlarının halini. Fontana di Trevi'de yüzenler, metroda hiç durmadan şarkı söyleyenler (bizim eski açık sarı desene misali), katalonya üzerinden siyasi takılanlar, kısacası çok renkli amcalar kendileri. Zaten aşağıda görüldüğü gibi yalakalık yapmadan duramadım.
Futbol bir yana, İtalya'dan ne anladın dersen, herhalde 3 şey sayarım: Pizza, ekspresso ve polis sireni. "İtalya'daki pizzaları sevmessin" lafına kanmamanızı tavsiye ederim; zira o kadar çok değişik kalitede-çeşitte-türde pizza var ki koca bir zümre hakkında bok atmanın dayanılmaz hafifliği haricinde bir motivasyonu olduğunu sanmıyorum bu tür ithamların. Pizza ne kadar minimalse o kadar hoşuma gitti, favorim peynir-domates-mantar üçlüsüne kekik koymaktan ibaret. Tabi günün her saati içilen ve adeta tek shotta giden bir expresso gerçeği var ki benim gibi kahve tiryakisiyseniz eminim yılanı (hastası) olacaksınız. Grizu diye bir grubun "Bira ve Kahve" diye bir şarkısı vardı yıllar önce, hiç hak verememiştim kendilerine. Ama artık kahve sulu değilse çok güzel bir ikili olduklarını keşfetmiş bulunuyorum. 1 Birra Moretti ve 1 expresso klasik mola menüm olmuştu tatil boyunca.
Son olarak ise sirenlerden bahsetmek istiyorum. Allahım nasıl tanıdık bir ses, bizim siren gibi değil, Amerikan sireni gibi de değil, ama gene çok tanıdık. Ve her yerde... Nerden biliyorum ben bunu diye baya kafayı taktıydım ilk başta. Sonra bir Morrissey çaldı telefonumda; size de armağan olsun bu durumda:
There is no such thing in life as normal !
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Aynen bayiliyordum o sirenlerin her taraftan her an cikmasina:)) hele venedikte daha bir komik oluyorlardi.. Ara sokaklardan yururken, kucucuk koprulerin ustunden abanip fotograf cekmeye calisirken, asagidan motorla gecen ambulans kadar o an komik gelen bir sey yoktu..
ReplyDelete